25 research outputs found

    İlköğretim Matematik Sınıflarında Gözlem Çalışması

    Get PDF
    The purpose of this paper is to investigate elementary mathematics classrooms in terms of mathematics content, teaching method, and the duration of mathematics lesson. Data for this research study comprised of 241 elementary mathematics lessons taught by 15 teachers working in different schools in Ankara. The results suggested, (a) in these lessons the topic was worthwhile to teach, the level of teaching was appropriate to the grade level, the topic was presented correctly but the connection between the topic of the lesson and other topics of math or daily life was not built. (b) Commonly used teaching method was lecturing and technique was question-answer; and the students studied individually. More than half of the lessons teachers did not use any material other than textbooks; (c) teachers were not successful at using the time efficiently.Çalışmanın amacı, ilköğretim ikinci kademedeki matematik derslerini matematiksel içerik, öğretim metodu ve ders saati süresi açısından incelemektir. Ankara’daki çeşitli ilköğretim okullarının ikinci kademesinde 15 matematik öğretmenine ait 241 matematik dersi gözlenmiş- tir. Elde edilen sonuçlar şunlardır: (a) Gözlemciler verilen matematik konularının öğretilmeye değer ve seviyeye uygun olduğunu, içeriğin doğru olarak verildiğini düşünmektedirler. Diğer taraftan işlenen derslerde dersin konusu ile matematiğin diğer konuları ya da günlük hayat arasında yeteri kadar bağlantı kurulmadığına inanmaktadırlar. (b) Yaygın olarak düz anlatım yöntemi ve soru-cevap tekniği kullanılmaktadır. Gözlenen derslerin hepsinde öğrenciler bireysel olarak çalışmaktadırlar öğrencilerin birbiriyle etkileşimini gerektiren hiçbir etkinlik gerçekleştirilmemiştir. Gözlenen derslerin yarısından çoğunda, ders kitabı dışında bir materyal kullanılmamıştır. (c) Ders süresi etkili bir şekilde kullanılamamaktadır. 40 dakikalık dersin ortalama 24,72 dakikasında derse yönelik bir çalışma yapılmaktadır

    Preservice Mathematics Teachers’ Understandings of The Class Inclusion Between Kite and Square

    Get PDF
    AbstractThe aim of this study is to examine the preservice mathematics teachers’ understanding of class inclusion between kites and squares with the framework of Van Hiele levels. This descriptive study was conducted with 5 sophomore preservice teachers in Turkey. When we look at all the responses to the questions in terms of Van Hiele geometry thinking levels, it can be said that only one preservice teacher understood class inclusion relations and most of the preservice teachers were not at the expected level

    8. Sınıf Öğrencilerinin Üslü İfadeler ile İlgili Sayı Duyularının Sayı Duyusu Bileşenleri Bakımından İncelenmesi

    Get PDF
    The aim of this study is to analyze 8th grade students’ exponential number sense in terms of number sense components. The research was carried out by twenty 8th grade students of a in a city center of Aegean region. The exponentials pairs comparison test was used to determine the interviewees. Data of the study were collected with Number Sense Scale on Exponentials. The data obtained from interviews were analyzed by using qualitative techniques. The result of the research showed that the use of numbers sense of the 8th grade students were quite low. In addition, students tended to use standard procedural solutions of short, time consuming and practical methods. Structure of question has emerged as an important factor in determining the use of number sense. Students used the equivalent representation components more successfully than the other components. But they used the other components quite unsuccessfully. Especially the research showed that students were inadequate in understanding the effects of operations on numbers less than 1.Bu çalışmada 8. sınıf öğrencilerinin üslü sayılar ile ilgili sorularda sayı duyularının, sayı duyusu bileşenleri bakımından incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Ege Bölgesinin bir il merkezinde bulunan devlet okulundan yirmi 8. sınıf öğrencisi ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşme yapılacak öğrenciler üslü sayı çiftlerini karşılaştırma testi kullanılarak belirlenmiştir. Araştırmanın verileri Üslü İfadeler ile İlgili Sayı Duyusu Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Öğrenciler ile yapılan görüşmelerden elde edilen veriler nitel tekniklerle analiz edilmiştir. Araştırmada, 8. sınıf öğrencilerinin üslü sayılara yönelik sorularda başarılı bir şekilde sayı duyularını kullanamadıkları sonucuna varılmıştır. Öğrencilerin kısa ve pratik yöntemler yerine uzun zaman alan ve işleme dayalı çözümlere yöneldiği görülmüştür. Araştırma, sorunun yapısının sayı duyusu kullanımını belirleyen önemli bir faktör olduğunu ortaya koymuştur. Öğrencilerin “denk gösterimler” sayı duyusu bileşenini kullanımında diğer bileşenlere oranla daha başarılı oldukları, diğer bileşenlerin kullanımında ise oldukça başarısız oldukları saptanmıştır. Özellikle öğrencilerin 1’den küçük “sayılar üzerinde işlemlerin etkilerini anlama” sayı duyusu bileşenine yönelik yetersizliklerinin olduğu görülmüştür

    13. ulusal fen bilimleri ve matematik eğitimi kongresi: bildiri özetleri kitabı

    No full text
    Sıra dışı problemler, son yıllarda öğrencilere olan olumlu yöndeki etkileriyle dikkat çeken ve bu anlamda çalışmaların ve araştırmaların artarak devam ettiği konulardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sıra dışı problemler sıradan olanlara göre daha fazla düşünme gerektiren ve çözüme giden yolun açık olarak gözükmediği problemlerdir. Bu tür problemlerin birçoğu bir ilişki, düzen veya örüntünün açıklanmasıyla ilgili olduğundan bunların öğretimi öğrencilerde olayları inceleme, ilişki, düzen veya örüntü arama eğilimini arttırır, ispat fikrini geliştirir. (Altun, 2011) Literatürde sıra dışı problemlerin öneminin apaçık belli olmasına ve bu konu ile ilgili çok sayıda çalışma yapılmış olmasına rağmen, lise seviyesinde bu tür çalışmalar çok kısıtlı sayıdadır (Yazgan, 2013). Bu nedenle bu çalışmanın dokuzuncu sınıf öğrencilerine verilen sıra dışı problem çözme eğitiminin öğrencilerin strateji kullanımı üzerindeki etkisini incelemek olarak belirlenmiştir. Öntest – sontest kontrol grupsuz deneysel desen olarak tasarlanan araştırma 20 kişilik bir grup ile yürütülmüştür. Ön ve son test tahmin ve kontrol, sistematik liste yapma, geriye doğru çalışma, bağıntı bulma, problemi basitleştirme, muhakeme etme, denklem kurma ve şekil çizme stratejilerine yönelik 8 problemden oluşmuştur. Haftada 2 veya 3 ders saati olarak planlanan eğitim, 10 hafta sürmüştür. Öğrenciler eğitim boyunca 2-­3 kişilik gruplar halinde çalışmışlar ve toplamda 70 sıra dışı problem çözmüşlerdir. Eğitim sırasında her soru öğrencilere yazılı olarak verilmiş ve grup içinde tartışarak problemi çözmeleri için zaman verilmiştir. Daha sonra sınıf tartışması açılarak öğrencilerin stratejileri ve varsa bulunan farklı çözüm yolları incelenmiştir. Ön ve son test değerlendirilirken, öğrenci çözümleri incelenerek bir rubrik oluşturulmuş ve cevaplar 2 (doğru cevap), 1 (kısmi doğru cevap) ve 0 (yanlış cevap/cevap yok) puan verilerek değerlendirilmiştir. Verilerin analizi ile ilgili olarak, öncelikle öğrencilerin ön ve son testteki toplam puanları ve strateji kullanımları ile ilgili başarı yüzdeleri hesaplanmıştır. Ön ve son test sonuçları normal dağılım gösterdiği için, bu iki test arasında hem genel sonuçlar hem de strateji kullanımları açısından fark olup olmadığını anlamak için bağımlı gruplar için t testi kullanılmıştır. Öğrenciler eğitim almadan önce en başarılı oldukları strateji tahmin ve kontrol (%100) iken en başarısız oldukları strateji geriye doğru çalışma (%8) olarak tespit edilmiştir. Ön test ve son test sonuçlarına göre stratejilerin çözülme yüzdeleri karşılaştırıldığında sadece tahmin ve kontrol (%100 den %35’e) ile muhakeme etme (%82 den %77’e) stratejilerinin başarı yüzdesinde azalma olduğu tespit edilmiştir. Strateji bazında yapılan t testi sonuçlarına göre sistematik liste yapma, denklem kurma, geriye doğru çalışma ve tahmin ve kontrol stratejilerinde anlamlı bir fark vardır. Ön test ve son test genel sonuçları ile ilgili t testi sonuçlarına göre ise, verilen eğitim öğrencilerin sıra dışı problemleri çözme becerileri üzerine anlamlı bir fark yaratmıştır. 18 Bu çalışma, özellikle sıradışı problem çözmenin öğrencilere sistematik düşünme için bir fırsat sunduğunu (Faridah ve Zakaria, 2009), verilen eğitimin öğrencilerin sıra dışı problem çözme becerilerini arttırdığını göstermiştir. Buradan yola çıkarak, sıradışı problemlerin, öğrencilerin internette gezinirken rastgele karşılaştıkları veya zekâ soru kitaplarında kalmış sorular olmaktan kurtarılması, müfredat kapsamında matematik dersine entegre edilip okullarda okutulması önerilmektedir. Bu çalışmada sadece dokuzuncu sınıf öğrencileri ile çalışılmıştır. Çalışmanın lisenin diğer kademelerinde daha fazla öğrenci ile ve daha uzun süreyi kapsayacak şekilde tekrar edilmesi, elde edilen sonuçların desteklenmesini sağlayabilir.Öğretmenler öğretim ortamlarını tasarlarken ağırlıklı olarak ders kitaplarını kullanmaktadırlar (Cady, Meier, ve Lubinski, 2006). Özellikle tecrübesiz öğretmenlerin neyi, ne zaman ve nasıl öğretecekleri noktasında ders kitaplarına daha çok bağlı kaldıkları görülmektedir (Nicol ve Crespo, 2006). Bu bağlamda geleceğin öğretmeni olacak adayların mevcut ders kitaplarının içeriklerini matematiksel olarak değerlendirebilmeleri önemlidir. Bu doğrultuda, adayların bu yetilerini destekleyecek öğretim ortamları oluşturulmalıdır (Nicol ve Crespo, 2006). Bu çalışmanın amacı ise özel öğretim yöntemleri dersi kapsamında, matematik öğretmen adaylarının üç farklı matematik ders kitabının fonksiyonlar konusuna girişlerini nasıl değerlendirdiklerini saptamak ve bu değerlendirmelerin uzman görüşleri ile ne kadar örtüştüğünü belirlemektir. Çalışmaya toplam 30 matematik öğretmen adayı katılmıştır. İlk olarak üç farklı ders kitabının (Bağrıaçık ve diğ., 2010;; Karakuyu ve Bağcı, 2013;; MEB, 2013) fonksiyonlar konusuna giriş kısımları üç uzman tarafından incelenmiştir. İlk ders kitabında fonksiyona ilişkin dönüşümü vurgulayan örnekler (fabrika gibi), ikinci kitapta eşleme yönünün vurgulandığı anne-­çocuk örneği, üçüncü kitapta ise değişim yönünün vurgulandığı fonksiyon örnekleri verilmiştir. Adaylardan kitapların fonksiyon kavramına giriş kısımlarını değerlendirdikleri bir rapor yazmaları istenmiştir. Raporlar içerik analizi metodu ile iki araştırmacı tarafından analiz edilmiştir. Veri analizi neticesinde üç ana kategori ve bunlara bağlı alt kategoriler belirlenmiştir. Üç ana kategori sırasıyla;; girişin uygunluğu, uygunluğunun gerekçesi (matematiksel-­pedagojik) ve gerekçenin delil ile desteklenmesidir. Adayların uygun bulma/bulmama gerekçeleri (f = 191) incelendiğinde büyük çoğunluğunun (f = 120) matematiksel gerekçelerle açıklama yaptıkları ortaya çıkmıştır. Adayların en çok uygun buldukları giriş, fonksiyonun değişim yönüne vurgu yapan üçüncü ders kitabının girişidir. Bu girişi uygun bulma gerekçeleri incelendiğinde ise pedagojik ve matematiksel gerekçelerin sayıca birbirine yakın olduğu görülmektedir. Pedagojik gerekçe sunan adayların tamamına yakını günlük hayat örneği kullanıldığı için girişi uygun bulmuştur. Benzer şekilde, diğer kitap girişlerini incelerken de uygun bulma gerekçelerinde günlük hayat ön plana çıkmıştır. Uygun bulmama gerekçeleri incelendiğinde ise, her bir giriş için çoğunlukla matematiksel bir değerlendirme yaptıkları görülmüştür. Uzmanlar ile adayların değerlendirmeleri karşılaştırıldığında ise, adayların uzmanlardan farklı olarak giriş kısımlarının uygunluğunu pedagojik gerekçeler ile incelendikleri görülmüştür. Buna ek olarak, uzmanlar ve adayların ortaya koydukları matematiksel gerekçeler birbirinden farklılık göstermiştir. Ayrıca uzmanların aksine adaylar gerekçelerini delillendirmelerinde matematiksel bilgiyle bağdaştırmada yetersiz kalmışlardır. Çalışmanın sonucunda adaylar girişleri uygun bulmadıklarını ifade ederken matematiksel gerekçeler sunmada bir zorluk yaşamazken, uygun buldukları durumlarda zorluk yaşamışlardır. Ayrıca öğretmen adaylarının ders kitaplarının girişlerini eleştirel bir bakış açısıyla irdeleyebildikleri fakat eleştirilerini desteklemede yetersiz kaldıkları ortaya çıkmıştır. Bu doğrultuda, adayların hem matematiksel hem pedagojik olarak ortaya koydukları eleştirileri doğru bir şekilde desteklemelerini sağlayacak öğretim ortamları oluşturulması tavsiye edilebilir

    13. ulusal fen bilimleri ve matematik eğitimi kongresi: bildiri özetleri kitabı

    Get PDF
    Sıra dışı problemler, son yıllarda öğrencilere olan olumlu yöndeki etkileriyle dikkat çeken ve bu anlamda çalışmaların ve araştırmaların artarak devam ettiği konulardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sıra dışı problemler sıradan olanlara göre daha fazla düşünme gerektiren ve çözüme giden yolun açık olarak gözükmediği problemlerdir. Bu tür problemlerin birçoğu bir ilişki, düzen veya örüntünün açıklanmasıyla ilgili olduğundan bunların öğretimi öğrencilerde olayları inceleme, ilişki, düzen veya örüntü arama eğilimini arttırır, ispat fikrini geliştirir. (Altun, 2011) Literatürde sıra dışı problemlerin öneminin apaçık belli olmasına ve bu konu ile ilgili çok sayıda çalışma yapılmış olmasına rağmen, lise seviyesinde bu tür çalışmalar çok kısıtlı sayıdadır (Yazgan, 2013). Bu nedenle bu çalışmanın dokuzuncu sınıf öğrencilerine verilen sıra dışı problem çözme eğitiminin öğrencilerin strateji kullanımı üzerindeki etkisini incelemek olarak belirlenmiştir. Öntest – sontest kontrol grupsuz deneysel desen olarak tasarlanan araştırma 20 kişilik bir grup ile yürütülmüştür. Ön ve son test tahmin ve kontrol, sistematik liste yapma, geriye doğru çalışma, bağıntı bulma, problemi basitleştirme, muhakeme etme, denklem kurma ve şekil çizme stratejilerine yönelik 8 problemden oluşmuştur. Haftada 2 veya 3 ders saati olarak planlanan eğitim, 10 hafta sürmüştür. Öğrenciler eğitim boyunca 2-­3 kişilik gruplar halinde çalışmışlar ve toplamda 70 sıra dışı problem çözmüşlerdir. Eğitim sırasında her soru öğrencilere yazılı olarak verilmiş ve grup içinde tartışarak problemi çözmeleri için zaman verilmiştir. Daha sonra sınıf tartışması açılarak öğrencilerin stratejileri ve varsa bulunan farklı çözüm yolları incelenmiştir. Ön ve son test değerlendirilirken, öğrenci çözümleri incelenerek bir rubrik oluşturulmuş ve cevaplar 2 (doğru cevap), 1 (kısmi doğru cevap) ve 0 (yanlış cevap/cevap yok) puan verilerek değerlendirilmiştir. Verilerin analizi ile ilgili olarak, öncelikle öğrencilerin ön ve son testteki toplam puanları ve strateji kullanımları ile ilgili başarı yüzdeleri hesaplanmıştır. Ön ve son test sonuçları normal dağılım gösterdiği için, bu iki test arasında hem genel sonuçlar hem de strateji kullanımları açısından fark olup olmadığını anlamak için bağımlı gruplar için t testi kullanılmıştır. Öğrenciler eğitim almadan önce en başarılı oldukları strateji tahmin ve kontrol (%100) iken en başarısız oldukları strateji geriye doğru çalışma (%8) olarak tespit edilmiştir. Ön test ve son test sonuçlarına göre stratejilerin çözülme yüzdeleri karşılaştırıldığında sadece tahmin ve kontrol (%100 den %35’e) ile muhakeme etme (%82 den %77’e) stratejilerinin başarı yüzdesinde azalma olduğu tespit edilmiştir. Strateji bazında yapılan t testi sonuçlarına göre sistematik liste yapma, denklem kurma, geriye doğru çalışma ve tahmin ve kontrol stratejilerinde anlamlı bir fark vardır. Ön test ve son test genel sonuçları ile ilgili t testi sonuçlarına göre ise, verilen eğitim öğrencilerin sıra dışı problemleri çözme becerileri üzerine anlamlı bir fark yaratmıştır. 18 Bu çalışma, özellikle sıradışı problem çözmenin öğrencilere sistematik düşünme için bir fırsat sunduğunu (Faridah ve Zakaria, 2009), verilen eğitimin öğrencilerin sıra dışı problem çözme becerilerini arttırdığını göstermiştir. Buradan yola çıkarak, sıradışı problemlerin, öğrencilerin internette gezinirken rastgele karşılaştıkları veya zekâ soru kitaplarında kalmış sorular olmaktan kurtarılması, müfredat kapsamında matematik dersine entegre edilip okullarda okutulması önerilmektedir. Bu çalışmada sadece dokuzuncu sınıf öğrencileri ile çalışılmıştır. Çalışmanın lisenin diğer kademelerinde daha fazla öğrenci ile ve daha uzun süreyi kapsayacak şekilde tekrar edilmesi, elde edilen sonuçların desteklenmesini sağlayabilir.Öğretmenler öğretim ortamlarını tasarlarken ağırlıklı olarak ders kitaplarını kullanmaktadırlar (Cady, Meier, ve Lubinski, 2006). Özellikle tecrübesiz öğretmenlerin neyi, ne zaman ve nasıl öğretecekleri noktasında ders kitaplarına daha çok bağlı kaldıkları görülmektedir (Nicol ve Crespo, 2006). Bu bağlamda geleceğin öğretmeni olacak adayların mevcut ders kitaplarının içeriklerini matematiksel olarak değerlendirebilmeleri önemlidir. Bu doğrultuda, adayların bu yetilerini destekleyecek öğretim ortamları oluşturulmalıdır (Nicol ve Crespo, 2006). Bu çalışmanın amacı ise özel öğretim yöntemleri dersi kapsamında, matematik öğretmen adaylarının üç farklı matematik ders kitabının fonksiyonlar konusuna girişlerini nasıl değerlendirdiklerini saptamak ve bu değerlendirmelerin uzman görüşleri ile ne kadar örtüştüğünü belirlemektir. Çalışmaya toplam 30 matematik öğretmen adayı katılmıştır. İlk olarak üç farklı ders kitabının (Bağrıaçık ve diğ., 2010;; Karakuyu ve Bağcı, 2013;; MEB, 2013) fonksiyonlar konusuna giriş kısımları üç uzman tarafından incelenmiştir. İlk ders kitabında fonksiyona ilişkin dönüşümü vurgulayan örnekler (fabrika gibi), ikinci kitapta eşleme yönünün vurgulandığı anne-­çocuk örneği, üçüncü kitapta ise değişim yönünün vurgulandığı fonksiyon örnekleri verilmiştir. Adaylardan kitapların fonksiyon kavramına giriş kısımlarını değerlendirdikleri bir rapor yazmaları istenmiştir. Raporlar içerik analizi metodu ile iki araştırmacı tarafından analiz edilmiştir. Veri analizi neticesinde üç ana kategori ve bunlara bağlı alt kategoriler belirlenmiştir. Üç ana kategori sırasıyla;; girişin uygunluğu, uygunluğunun gerekçesi (matematiksel-­pedagojik) ve gerekçenin delil ile desteklenmesidir. Adayların uygun bulma/bulmama gerekçeleri (f = 191) incelendiğinde büyük çoğunluğunun (f = 120) matematiksel gerekçelerle açıklama yaptıkları ortaya çıkmıştır. Adayların en çok uygun buldukları giriş, fonksiyonun değişim yönüne vurgu yapan üçüncü ders kitabının girişidir. Bu girişi uygun bulma gerekçeleri incelendiğinde ise pedagojik ve matematiksel gerekçelerin sayıca birbirine yakın olduğu görülmektedir. Pedagojik gerekçe sunan adayların tamamına yakını günlük hayat örneği kullanıldığı için girişi uygun bulmuştur. Benzer şekilde, diğer kitap girişlerini incelerken de uygun bulma gerekçelerinde günlük hayat ön plana çıkmıştır. Uygun bulmama gerekçeleri incelendiğinde ise, her bir giriş için çoğunlukla matematiksel bir değerlendirme yaptıkları görülmüştür. Uzmanlar ile adayların değerlendirmeleri karşılaştırıldığında ise, adayların uzmanlardan farklı olarak giriş kısımlarının uygunluğunu pedagojik gerekçeler ile incelendikleri görülmüştür. Buna ek olarak, uzmanlar ve adayların ortaya koydukları matematiksel gerekçeler birbirinden farklılık göstermiştir. Ayrıca uzmanların aksine adaylar gerekçelerini delillendirmelerinde matematiksel bilgiyle bağdaştırmada yetersiz kalmışlardır. Çalışmanın sonucunda adaylar girişleri uygun bulmadıklarını ifade ederken matematiksel gerekçeler sunmada bir zorluk yaşamazken, uygun buldukları durumlarda zorluk yaşamışlardır. Ayrıca öğretmen adaylarının ders kitaplarının girişlerini eleştirel bir bakış açısıyla irdeleyebildikleri fakat eleştirilerini desteklemede yetersiz kaldıkları ortaya çıkmıştır. Bu doğrultuda, adayların hem matematiksel hem pedagojik olarak ortaya koydukları eleştirileri doğru bir şekilde desteklemelerini sağlayacak öğretim ortamları oluşturulması tavsiye edilebilir

    Comparing teachers' beliefs about mathematics in terms of their branches and gender

    No full text
    The aims of the study reported in this paper were to identify teachers' beliefs about mathematics and to analyze possible significant differences in mathematics beliefs in terms of teachers' branches and gender. Teachers' mathematics beliefs were investigated by use of a 20-item self-report questionnaire; related to beliefs about process of learning mathematics, use of mathematics, and nature of mathematics. Data of the study were collected from 324 teachers (195 primary school teachers, 52 science teachers, 40 mathematics teachers, and 37 preschool teachers). Findings revealed that (a) whereas the teachers appeared to have beliefs consistent with problem-solving view in few items; they held more traditional beliefs that could be classified as instrumentalist, (b) beliefs of the teacher on mathematics are similar regardless of gender, (c) mathematics teachers have the most instrumentalist view in for some items

    FACTORS THAT PREDICTS GEOMETRY SELF EFFICACY OF PRESERVICE ELEMANTARY

    No full text
    The aim of this study is to examine those factors which contribute to the geometry self efficacy of a sample of 312 preservice elementary teachers. Data were collected by using self efficacy scale toward geometry, Van Hiele geometric thinking level test, geometry attitude scale, and geometry achievement test. A correlation analysis revealed that the relationship between geometry self efficacy and all other variables are significant. Moreover, the findings from a regression showed that a combination of these variables was able to predicts geometry self efficacy significantly

    Pre-Service Lower Secondary School Mathematics Teachers’ Ability of Drawing the Symmetry of a Figure according to a Line

    No full text
    The aim of the present study is to investigate pre-service lower secondary school mathematics teachers’ ability of drawing a given figure’s symmetry according to the lines in various positions. The sampling of the study comprised eight pre-service mathematics teachers who were attending a mathematics education department and willing to participate in the study. The criterion sampling methods was used. Six open-ended questions were asked to determine the ability of the prospective teachers to take the symmetry of a given figure according to the lines in different situations. Furthermore, interviews were conducted with the participants on their definitions of symmetry and symmetry according to a line. The data of the study were the prospective teachers’ drawing papers and the video recordings of the interviews including the definitions of the concepts of symmetry and symmetry according to a line. Content analysis was used to analyze the data. The findings indicated that the prospective teachers were successful in drawing the symmetry of a given figure according to the vertical, horizontal and oblique lines, and they used an informal language to define the concepts of symmetry and symmetry according to a line
    corecore